Havacılık muayeneleri, uçuş emniyetini sağlamak amacıyla adayların fiziksel ve zihinsel sağlıklarını detaylı bir şekilde değerlendirir. Solunum Fonksiyon Testleri (SFT) de bu değerlendirmelerin önemli bir parçasıdır.
SFT, adayın akciğer kapasitesini, hava akımını ve solunum yollarındaki herhangi bir kısıtlamayı ölçerek solunum sisteminin genel durumunu belirler. Havacılık tıbbında, özellikle pilotlar ve kabin personeli için bu testler hayati öneme sahiptir. Yüksek irtifa ve basınç değişiklikleri gibi uçuş koşullarına dayanıklılık, sağlıklı bir solunum sistemi gerektirir.
Solunum Fonksiyon Testi Nasıl Değerlendirilir?
SFT sonuçlarının değerlendirilmesi genellikle aşağıdaki parametreler üzerinden yapılır:
- Zorlu Vital Kapasite (FVC): Derin bir nefes alındıktan sonra zorlu ve hızlı bir şekilde verilen havanın toplam hacmini gösterir. Akciğer kapasitesi hakkında bilgi verir.
- Birinci Saniyedeki Zorlu Ekspiratuar Volüm (FEV1): Zorlu bir ekspirasyonun ilk saniyesinde dışarı atılan hava hacmini gösterir. Hava yollarındaki obstrüksiyon (tıkanıklık) derecesini değerlendirmek için önemlidir.
- FEV1/FVC Oranı (Tiffeneau İndeksi): FEV1’in FVC’ye oranıdır. Normalde %70-80 civarında olmalıdır. Bu oranın düşüklüğü, hava yolu obstrüksiyonunu (astım, KOAH gibi) düşündürür.
- Tepe Ekspiratuar Akım Hızı (PEF): Maksimal inspirasyondan sonra ani ve zorlu bir ekspirasyonla elde edilen en yüksek hava akım hızıdır. Büyük hava yollarındaki obstrüksiyon hakkında bilgi verir.
- Ortalama Ekspiratuvar Akım Hızı (FEF25-75): FVC manevrasının %25 ile %75’i arasındaki ortalama akım hızıdır. Orta ve küçük çaplı bronşlardaki obstrüksiyon hakkında bilgi verebilir.
Havacılık Muayenesinde SFT Değerlendirme Kriterleri
Havacılık muayenesinde SFT sonuçları, uluslararası sivil havacılık otoriteleri (ICAO) ve ulusal havacılık sağlık talimatları (Türkiye’de SHT-MED) tarafından belirlenen kriterlere göre değerlendirilir. Genel olarak:
- Normal Değerler: Adayın SFT sonuçları, yaş, cinsiyet ve boy gibi kişisel özelliklerine göre belirlenen beklenen değerlerin belirli bir yüzdesi (genellikle %80 ve üzeri) içinde olmalıdır.
- Obstrüktif Patern (Tıkayıcı Tip): FEV1/FVC oranının düşüklüğü (genellikle %70’in altı) ve FEV1 değerlerinde azalma obstrüktif bir akciğer hastalığına (örn. astım, KOAH) işaret edebilir. Havacılıkta bu tür durumlar, uçuş sırasında hava yolu daralması ve nefes darlığı riskini artırdığı için dikkatle değerlendirilir.
- Restriktif Patern (Kısıtlayıcı Tip): FVC ve FEV1’in orantılı olarak azalması, ancak FEV1/FVC oranının normal veya artmış olması restriktif bir akciğer hastalığına (örn. akciğer fibrozisi) işaret edebilir. Bu durumda akciğerlerin genişlemesi kısıtlandığı için total akciğer kapasitesinde azalma görülür.
- Mikst Patern (Karma Tip): Hem obstrüktif hem de restriktif özelliklerin bir arada görüldüğü durumdur.
Ek Değerlendirmeler ve Karar Verme Süreci
SFT sonuçları tek başına bir karar için yeterli olmayabilir. Havacılık tıp uzmanı, adayın genel sağlık geçmişi, fizik muayene bulguları, diğer tetkik sonuçları (akciğer grafisi, kan testleri vb.) ve varsa mevcut hastalıkların tedavi durumu ile birlikte değerlendirir.
Özellikle astım gibi solunum yolu hastalıkları olan adaylar özel değerlendirmeye tabi tutulur. Bazı durumlarda, hava yolu aşırı duyarlılığını belirlemek için bronş provokasyon testleri de istenebilir. Ciddi solunum fonksiyon bozukluğu olan adaylar genellikle uçuşa elverişsiz kabul edilir. Ancak, solunum fonksiyonu geri kazanıldıktan ve tatminkâr bir şekilde çalışmaya başladıktan sonra adayların sağlık açısından uçuşa uygun oldukları yönünde yeniden değerlendirme yapılabilir.
Havacılık personeli için solunum fonksiyon testi, genellikle ilk muayenede yapılır ve 40 yaş üstü için belirli periyotlarla (örneğin 4 yılda bir) tekrarlanır.
Uçuş emniyeti açısından, solunum fonksiyonlarının normal ve stabil olması büyük önem taşır. Bu nedenle, havacılık muayeneleri son derece detaylı ve titizlikle yürütülür.


